A R G I T H A N I
  ARGITHANI TARİHİ
 




MEMLEKETTEN KOLİ GELDİ
Koli dediysem öyle karton kutularda, kargo şirketlerinin evinize kadar getirdiği kolilerden değil. Daha çok beyaz şeker çuvalında otobüsle gelirdi koli. Bir saat öncesinden otogara gidilir ve otobüsü beklemeye başlardınız.
Şimdilerde gelmeye başladı karton kutularda ve kargoyla.
Gönderen hep aynıydı. Anneniz, babanız.
Kiminiz yurtlarda kalan öğrencilerdiniz, kiminiz bekar evinde kalan kalfa yada çırak.
Zamanı gelince evlenirsiniz ve o koliler yine gelmeye başlar memleketten.
O kolilerden sadece ince sarılmış yaprak sarması, tereyağı, süzme yoğurt, köy tarhanası, yumurta, ceviz, iğde, pekmez, reçel, haşgeşli çörek, bezdirme, yufka gelmezdi.
Yufka deyince o yufkayla beraber yeni sulanmış yufka kokusu da gelirdi.
Koli içinde kocaman kocaman ana-baba yürekleri gelirdi.
Annenizin kokusu gelirdi buram buram.
Tarifi olmayan bir sevgi gelirdi.
Bahçedeki tek ağaç olan ceviz ağacından hissene düşen kadar gelirdi ceviz her yıl.
“Sensiz boğazımızdan geçmedi”nin en güzel ifadesi gelirdi o kolilerle.
Yüreğine dağ gibi arkanda durdukları hissi, gözlerine hüzün, memleket kokusu gelirdi o koliyle.
Her şeyi alabilecek gücün olduğunda bile yine de paran yetmezdi o koliyi almaya.
Sonra ya anneni ya babanı kaybedersin.
Kolilerin geliş süresi uzamaya, içindekiler azalmaya başlar.
Baban yufka yapamaz çünkü.
Annen tek başına toplayamaz bahçedeki cevizleri.
Sonra koli gelmez olur. Her ikisi de ölmüştür.
Annen baban öldüğünde seni memleketine bağlayan ip de kopar.
Her bayram gittiğin köyüne yine gitmek istersin ama
Aması değişir kişiye göre.
Kimisi çekinir emmioğluna yük mü olurum diye..
Kimisi teyzemin çocukları gelecek ben fazla olurum diye..
Kimisi dayım yaşlı, bizimle uğraşamaz diye..
Gidemezsin.
SİZ YİNE DE GİDİN. ANNEN BABAN OLMASA DA AKRABAN VAR, KÖYLÜN VAR.
ELİNİZİ AYAĞINIZI KESMEYİN KÖYÜNÜZDEN. Adil ARIKAN Kardeşimize Teşekkür Ederiz









 
 









 





 

ARGITHANI KASABASI 

 
                ARGIT  Kelime anlamı ile : DAĞIN GEÇİT VERDİĞİ YER.
                Prof.Dr.Hasan EREN'in Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü,Ank.1999,2.baskı'da
                ARKIT=ARGIT:
                1.KÖY EVLERİNDE KAPILARIN ARKASINA KONULAN KALIN KUŞAK.
                2.DÜVENLE BOYUNDURUĞU BİRBİRİNE BAĞLAYAN OK.
                3.DÜZGÜN VE UZUN SIRIK
.
                4
.ÇADIR ÜZERİNE ÇATI YERİNE KONULAN AĞAÇ.
                Kıbrıs Türkleri HARKIT der. Kelimenin kökeni bilinmemektedir ancak Rumca değildir.
                ( Dr. Ali SAYAR  İletisi)

 

2.1)              İlkçağlarda (Tyhimbrion)Argıthanı

               Etik yönden Argıthanı’nın en eski halkı “Proto Hitit” veya “Asianigue”lerdir. Bölgede M.Ö.40.yy’dan itibaren Asya kavimlerinin göçü başladığı zaman Anadolu’ya gelen Hititler ,bu kavim lerle karışmıştı. (YİVANÇ’tan aktaran CERAN,1996,s.8)                      

               Eski çağlarda Argıthanı’nın adı “Tyhimbrion”dur. Yeni kurulduğu zaman “Hadrianopolis” adını almıştır. Philomelion Akşehir’in Kuzeyinde “İkoniom”, Konya’ya giden yolun üzerinde idi. Bergamalılar tarafından kurulduğu zannedilen philomelion Akşehir’in , yükselip onun yerini alıncaya kadar, “Thimbrion”(Argıthanı)eski çağların en eski şehirlerinden birisi idi.(RAMSAY’dan aktaran CERAN, 1960,s.151) Argıt deresi eski çağlarda “karmeios”adını taşıyordu.(RAMSAY’dan aktaran CERAN, 1996,s.8)        

                  Roma imparatorluğunda Hadrianus (M.S .117 - 138 ) döneminde Anadolu muhteşem devrini yaşamış, sanat ve kültürde zirveye ulaşmıştır. Hatta kendisi bizzat Anadolu’ya gelerek Anadolu’nun birçok kentini ziyaret etmiş, adına tapınaklar ve anıtlar dikilmiştir. Bu dönemde “hadrianopolis” adını alan Argıthanı, bu imparatora duyulan saygıdan dolayı bu ismi almış olmalıdır. (AKŞİT’ten aktaran CERAN, 1996,s.8)

                 Anadolu Selçukllularının  XII. ve XIII. asırlarında bu bölgeye hakim olan büyük Yesevi Dervişi Argıt Baba Hazretleri, kurdukları zaviye ile Argıt ve çevresini İslamlaştırmış ve Türkleştirmiştir.

                  1202 yılında Anadolu Selçuklu  genel kurmayı ve devlet adamlarından Şehsed-din Altun Aba’ nın eski çağlardan beri bir ticaret yolu ve merkezi olan bu şehir de bir kervansaray ve teşkilatını kurması bölgenin ticari ve kültürel yönden önemini artırmıştır. Argıt adlı kasaba bu hanla “Argıthanı” adını almıştır.

                   Anadolu’nun en buhranlı günlerinden olan Moğol istilası dönemlerinde Anadolu Selçuklu devletine elli yıldan fazla hizmet eden Vezir Konyalı Sahip Ata Fahred-Din Ali, bugün Argıthanı Kültür Parkı’nın güneyinde bulunan yere yolcuların emniyeti, yolların gözetlenmesi ve disiplini için bir muzilhane yaptırmıştır.

                    Argıthanı halkı Türkmen ve Yörük tür. Türkmen “Müslüman Türk” demektir.

                   Osmanlı toplumunda Argıt beldesi bir köydür. Anadolu Selçukluları’ndan kalma olan Argıt Köprüsü, gelen – geçen yolcu,asker ve gezginleri adeta büyülemiştir. Mısır seferine 1516 da giden Yavuz Sultan Selim Han, bu köprüden geçmiş,1533 de Irakeyn seferine giden oğlu Kanuni Sultan Süleyman bu köprünün renkli bir resmini yaptırmıştır. Bağdat seferine 1638 yılında giden IV Murat’ da bu köprüden geçmiştir.

                   Anadolu Selçukluları döneminde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Argıthanı’nda, Osmanlılar döneminde sosyal düzenin bozulması vergi yolsuzlukları, levent ve eşkıya saldırıları sonucunda nüfusu önemli ölçüde azalmıştır. XVI . yy meydana gelen bu bozuklukların önlenmesi, tarım ve üretimin artırılması için bazı vergilerden muaf tutulan bir derbent kuruldu.

                    III . Sultan Ahmet döneminde Damat Nevşehirli İbrahim Paşa’ nın sadrazamlığı döneminde,Konya’ya tabi Argıthanı derbendi hudut namesi (18 Zilkade, ll Ekim 1721)de Konya Valisi Vezir Osman Paşanın huzurunda Ilgın, Doğanhisar ve Akşehir  naiplerinin imzalarının bulunduğu, hanlar ve derbentler hususunda mübaşir tayin edilen Dergah-ı Ali kapıcı başlarından Bahri Mehmet Ağa tarafından tespit edilerek İstanbul’a gönderilerek baş muhasebeye kaydedildi.

                    Eşkıya saldırısı , huzur ve emniyet yokluğundan dolayı yerlerini terk eden Konya’daki başı boş halkın belirli bir bölümünden 200-300 kişi Argıthanı’na  yerleştirilmek istendi. Yüz hane Akşehir’deki halktan, Ilgın Kasabasından’da otuz, kırk hane başı boş halkdan seçildi. Argıthanına yerleşenler arasında altmış iki hane Eğrigöz, Nadir, Görnes, Absası, Karahöyük, Çakıllar, Milis, Bermende, Akşehir den’de onbeş hane geldi Argıthanın yerlisi iken  çevreye göç eden altı hane Ilgın’ dan ve diğer yerli halktan yirmialtı hane geldi. Ayrıca Turgut kazasına bağlı Gökçeler köyü halkından Atçekenler  de kasabaya yerleşti.

                    İlk dönemde: 1-    İskan    2-    Türkmen       3-   Argıt    4-   Aazarı      Mahalleleri kuruldu

9yy. da Karaman eyaleti şu sancaklara ayrılmıştır

   1-Hanit (Isparta)

  2-Teken (Antalya)

  3-Alaiye (Alanya)

  4-Burdur

  5-Konya

  6-Niğde

  7-İçel

                     Karaman eyaletinin yüz on bir, Konya sancağının yirmi dört kazasından birisi de Argıthanı idi 1284 /1868 yıllarından itibaren Argıthanı Nahiye Müdürlüğü haline gelmiştir 1317/1901 yılında Argıthanında altı mahalle ve 2404 nüfüs bulunuyordu nahiyede bir hükümet konağı, üç camii ve mescit, bir mektep, iki medrese , yirmi dükkan ve mağaza, yüz tezgah, iki fırın , dört değirmen , dört kahvehane vardı.

                    Argıthanı ’nda 1887 yılından bu yana belediye teşkilatı İbrahim paşadan beri karakol teşkilatı bulunmaktadır. Argıthanı’nda medrese ve eğitim teşkilatı 1720 yılından itibaren hizmete devam etmiştir , Osmanlılar döneminde dört medrese bulunmaktadır Veli Efendi Medresesi Süleyman Efendi Medresesi , Tosun  Mehmet Efendi Medresesi , Mestan Efendi Medresesi , Süleyman Efendi Medresesi  1317/1901 Yılında Konya Valisi  Mehmet Ferit Paşa Döneminde Hamidiye ibtidaisi daha sonra Şems’ül Maarif Ravza’ i Terakki İbtidaileri  ve Rüştiye (orta okulu) açılmıştır.                   Birinci Cihan Savaşı ve milli mücadeleye önemli derecede destek veren Argıthanı’ ndan yüz kadar asker şehit ve bir kısmı da gazi olmuştur. (CERAN, 1996 ,s.8,9,10)

  

2.2)              ANADOLU SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE ARGITHANI

             2.1.1)Türkistan’ da Tasavvuf hareketinin Piri Ahmet Yesevi  Hazretleri ve Şahsiyeti

                     Argıt ismi Şeyh Süleyman  el Buhari’ nin çağatayca Türkçe ve osmanlıca kelimelerin anlamlarını açıklayan lügatinin 19. Sayfasına göre : “Özbek Türkleri’nin bir boyu olarak açıklamaktadır. (ÜÇER-KOMAN’ dan aktaran CERAN, 1996, s.25) 

                    Argıt Baba, Ahmet yesevi’nin Tasavvuf  Düşüncelerini Özbekistan’dan Anadolu’ ya yaymak, Anadolu yu Türkleştirmek ve İslamlaştırmak maksadı ile Anadolu , Konya  ve Argıt bölgesine gelen Yesevi şeyhi ve Türk beyidir (CERAN, 1996 ,s. 15)

                    Yesevilik , Türkistan’da ortaya çıkan bir tasavvuf sistemidir. Tasavvuf , sistemi ve muhtevası yönüyle Kuran’ a ve Sünnete dayanır. Tasavvufu yaşayanların  gayesi sadece Hz. Peygamber’e uymak onun batıni dünyasına mahrem olmaya çalışmak , böylece varlığn sırlarını çözüp , vahdete (birliğe) ermektir (ÖZTÜRK’ten aktaran CERAN, 1996 , s. 15)

                    İslam aleminde tasavvufla uğraşan mutasavvufların sutenlerini devam ettirip yaydıkları mekanlar olan tekke ve zaviyeler ,(H. III /IX) . Asrın başlarından itibaren gösterir. Tekkeler , sırlı bir duyuş ,düşünüş ve inanış olan İslam tasavvuf ceryanına aksiyon veren çeşitli tarikat büyükleri olan şeyhlerin ve onların yerlerini tutan halifelerin otoritesinde ebedi mutluluğa ulaşma nefsini temizleme , ahlakı saflaştırma , zahiri (dışı), batını içi aydınlatma yolunun takip edildiği kurumlardır (LAMİ’den aktaran CERAN, 1996 ,s.16)

                    XII . yy. da Müslüman Türkler arasında Pir-i Türkistan , Türkistan’ ın  ulusu “lakabıyla anılan orta Asya Türk Tasavvufunun kurucusu olan Hoca Ahmet Yesevi , tesirlerini Orta Asya ve Anadolu’ da devam ettiren büyük türk islam mutasavvıfıdır. 

                    II. yy. ikinci yarısında Batı Türkistan da Sayram (Akşehir) kasabasında doğmuştur. Babası Hz. Ali evladından Şeyh İbrahim ,annesi Ayşe Hatun’dur. Babası ölünce henüz 7 yaşındayken Gevher Şehnaz adlı ablası ile birlikte sonradan “Türkistan” adını alan “Yesi”şehrine gelip yerleşti ilk tahsilini devrinin tasavvuf geleneklerine göre tamamlayarak Buhara‘ya göç etti burada döneminin en ileri gelen bilgin ve mutasavvıflarından olan Yusuf Hemedani (ÖI.1140)ye bağlanarak kendisinin üçüncü halifesi oldu (1160) da şeyhinin postuna oturarak onun sistemini devam ettirdi. Daha sonra Yesi şehrine geçerek (1166) da ölümüne kadar tasavvufu bilgileri yaydı. 

                    Müslüman Türklerin sade dilleriyle hikmetli özlü Tasavvufu düşüncülerini onların dil ve lehçeleri kolayca aktarabildiği için çevrede büyük bir şöhrete ulaştı .Kendisine binlerce kişi mürşid olarak bağlandı bu yüzden Yesevi Tarikatı bölgede hızla yayıldı. (KÖPRÜLÜ’den  aktaran CERAN ,1996, s. 17)   

                    Sofi bir şair ve tarikat sahibi bir mürşid, yol gösteren olarak Türk milletinin dini Milli ve kültürel yapısında yüz yıllarca tesiri devam eden Ahmet Yesevi menkıbe ve kerametleri ile Türk-İslam dünyasında büyük bir veli olarak şöhret kazanmıştır (ERASLAN’dan aktaran CERAN , 1996,s.18)

                    Yesevilik, ilk Türk tarikatıdır. Ahmet Yesevi’nin ölümünden sonra Harizm, Kıpçak Maveraünnehri, Horasan, Azerbaycan ve Anadolu’da yayılmıştır. (KÖPRÜLÜ’den aktaran CERAN,1996,s.18)

                     Takipçileri kendisinin edebi geleneğine bağlı kalarak halk için basit ve tasavvufi şiirler yazdılar. Ellerinde sazları ile ekseriyetle hiç medrese tahsili görmeden kendilerini yetiştirdiler. Şehir şehir, tekke tekke  gezerek, halkın zevkine ve ruhuna önem veren şiirler söylediler. (KÖPRÜLÜ’ den aktaran CERAN, 1996,s. 19)

  

             2.2.2)   Anadolu’da Yesevi Dervişleri ve Argıt Baba

                        Argıt Baba Şemsed- Din Altun-Aba’nın 1202 de kervansarayını yaptırmasından önce Anadolu’ ya gelen bir yesevi dervişi ve halifesidir. Anadolu Selçukluları döneminde Konya ve çevresinde gayri Müslimlerin İslamlaşması ve Türkleşmesi için gayret sarfeden, yanında Özbekistan’dan gelen Türkmenlerle bir koloni kuran, çevresindeki araziyi işleyen, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir şeyh ve Türkmen beyi olması kuvvetlidir.

                       Bölgeye adını veren, bugün kalıntıları bulunan tekkesinde Ahmet Yesevi’ nın tasavvufi düşüncesini öğrencilerine ve kendisine tabi olan cemaate anlatan karizmatik şahsiyete sahip bir liderdir. Bu kolonizatör Türk Dervişini , bölgenin emniyeti, düşmanları, yahut saldırılarından korunması, çevrenin imarı, güzelleştirilmesi, tarım ve hayvancılığı geliştirerek, dervişlerin ve cemaatin kendi ellerinin emeğini yemeleri, üretime devlet ekonomisine katkıda bulunmak için faaliyet gösteren  Argıt Baba , teke ve zaviyesi eğitici çevre teşkil etmiştir. Bir yandan  dini, tasavvufîye beşeri münasebetler yönünden de Argıt Baba ve çevresi, bölgenin İslâmlaşması , Türkleşmesi   sürecine önemli derecede katkıda bulunmuş- tur.

                       Argıt Baba Ahmet  Yesevi’nin Türkistan ve çevresinde üstlendiği İslamlaşma, Türkleşme faaliyeti ve fonksiyonu Konya, Ilgın Argıthanı çevresinde , üstlenen bir tasavvuf şeyhi ve lideridir.

                       Argıt Babanın tekke ve zaviyesi II. asır sonunda günümüze kadar tesir ve fonksiyonunu devam ettirmiştir. Bugün gençlik parkı içinde bulunan, Roma Devletine ait olan ve Argıt Baba mezarlığına getirilen bir lâhit üzerine bilginlerin babası Hattat Hasan Baba 1055-1645 de öldü ibaresi Osmanlıca olarak basılmıştır Hasan Baba Şeyh Velinin oğludur. 1583 yılında Dibekli (Argıt) ve çevresi Babası olan Şeyh Abdullah oğlu Şeyh Veli Babaya bu islamı ve dini hizmetlerin devamı için tımar olarak verilmiştir.Bu da Argıt Baba zaviyesinin ilk çağlardan kalma bir Hıristiyan manastırı çevresinde kurulduğunu göstermektedir 17 yy ölen Argıt Baba tekke ve zaviyesinin zaviyedarı Hattat Hasan Babanın bu mezarlıkta gömülü olup vücudu çürüyen boş bir Roma mezarına gömüldüğünü üzerindeki yazıdan anlıyoruz. Bu yazılı belge Yesevi halifesinden olan Argıt Baba’nın tasavvufi sisteminin 17 yy da bu çevrede bu tekke ve zaviyede devam ettiğini göstermektedir .                

                    Argıt Baba tekke ve zaviyesi Argıthanı Doğanhisar yolunun üç buçuk kilometresinde bulunmaktadır bu tekke ve zaviye çevreden gelenler ve çobanlar tarafından tahrip edilmişken Belediye Başkanı Tekin Kavlak zamanında yeniden restore edilmiştir Buradaki camii tekke ve zaviyenin zaviyedarı olan Halep Türkmen’lerinden olan Şeyh Hasan Bilgin tarafından , onun gönderdiği halkın desteği ile 1948 yılında yaptırılmıştır Burada şeyh Hacı Veliyüd-Din Efendinin aş hanesi vardı. Devamlı kazan kaynar gelen geçene yemek verirlerdi.Bu tekke mezarlığında Pir Abdullah Efendinin mezarı vardır bu gün ortalıkta  yoktur, ayrıca Hattat Hasan Babaya ait mezarlıkta gençlik mezarına kaldırılmıştır. 

                    Argıthanında 1310/1890 yılında ölüp türkmen mezarlığına gömülen Halepli Medrese müderrisi Şeyh Hacı Veliyüd’din Efendi Argıt Baba zaviyesinin son Şeyhi zaviyedarıdır.  Bu zaviyenin  125 dönüm vakıf arazisi bulunuyordu. Bu nesil oğlu müderris Abdüsselam efendi Salih Efendi ve Hoca Hasan Bilgin ile son bulmuştur. (CERAN , 1996, s. 21,22)

 

          2.2.3)Şemsüd-Din Altun-Aba Argıt Kervansarayı ve Vakfı 

                    Şemsüd-Din Altun Aba II. Kılınç Arslan (1154-1192) ve oğlu Rükned-Din Süleyman Şah dönemlerinin sipah salalarındadan (genel kurmay başkanı)birisidir. İbni Bibiye göre I. Alaeddin Keykubat (1219-1237) dönemini yaşamış  sultan oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246) in Atabekliğini yapmıştır.  Onun Tahta geçmesiyle birlikte Sadettin Küppek (Öİ 1238)’in nüfuz ve kışkırtmasıyla öldürülmüştür. (Bibi , Nşr ,Erzi- Luga’ den Aktaran CERAN, 1996, s .225) 

                    Argıthanı Kervansarayı , Şemsüd-Din Altun Aba tarafından (H598/1202) yılından önce yaptırılmıştır. Kitabesi yoktur.Osmanlılar döneminde tamir ve değişiklik görmüştür . Holü , 16.50x26.00 metre oluşu , 16.50x18.50 metre ölçüsündedir (ÖZERKİN’den aktaran CERAN,1996, s .21) 

                    Alman sanat tarihçisi Kurt Erdman ,Argıthanı kervansarayı hakkında şunu söylemektedir .“Küçük bir yapı olduğu halde inşası itinalı yapılmıştır. Eski tarz bulunan büyük kapı cephesinde nispetsizlik görülür, yapının önünde bir camii vardır. Camiide ibadet edenler hanı ziyaret etmeden gidemezler. Handan doğuya uzanan yol bir kavis ile köprüye ulaşır. Birçok seyehatçılar buradan geçer. (ERDMAN’dan aktaran CERAN ,1996 , s. 231 )

                      Şemsüd-din Altun Aba nın Kervansarayı vakdiyesinde  “ Hancının maaşı hana gelen fakir yolcuların ısınması hanın aydınlatılması için miktarı bildirilmeyen odun ve bezir yağı alınması”  kaydedilmektedir. Bu da fakir yolcuların sığındığı bir barınak olduğunu göstermektedir.   Hanın vakıfları arasında Konya Eski Pazar’da eski bir dükkan zikredilmektedir. (TURAN’dan aktaran CERAN,1948, s. 207)

                    Görüldüğü gibi kervansaaraylar , kervan ve ticaret yolları üzerinde yaptırılan dinlenme , emniyet ve sığınak merkezleridir üç gün parasız yolcuların ve hayvanların kaldıkları ve sığındıkları mekanlar ve kültür merkezleridir. (CERAN , 1996 ,s.24)                     

                    Konya’daki  Şemsed-Din Altun Aba Medresesi vakıfları içerisinde Argıthanı kazasında bir değirmen vardı. Bu değirmen bir müddet boş kaldığı için yıkılmıştır. 1248/1832 yılı kasım ayında tamir edilerek kiraya verildi. Kira bedelinin yarısı arpa olarak tesbit edildi. ( AKTEPE’den aktaran CERAN ,1996 , s . 24)  

                    Argıthanı yeniden kurulurken 2 sefer 1135/1722 tarihinde Azarı veKekeç  Köyleri halkı Argıthanı’na göç ettiği  için Argıthanı arazisi içinde yazıldı. Hudutlarıyla birlikte baş muhasebeye kaydadildi. Bu topraklar , Argıthanı’nda yerleşen halk tarafından ekilecek ,elde edilen ürünün öşürü (onda bir) sahip ata vakfınınn mütevillesi ve Esbkeşan (Atçeken) mukataasının zabitince müdahale etmemesi hususunda ferman gönderildi. (ERDOĞDU’dan aktaran CERAN ,1996, s.24) 

            2.2.4)Şeyh Sadrüd’ Din Konevi ve Vakıflarında  Argıthanı

                     Şeyh Sadrüd’ Din Muhammet Konevi (H605/1208) Yılında Malatya da doğdu Babası Şeyh Mecdüd –Din İshak , Anadolu Selçuklu sultan ve şehzadelerinin hocası ve diplomatıdır.  Şam’da Tahsilini tamamladı ,II. izzed-Din Keykavus döneminde Konya’ya yerleşti. Konyanın itibarlı ,alim ve fazıl zenginlerinden Hace-i Cihan tarafından madden destek , sultanlar , vezirler ,ayandan büyük itibar gördü . 16. Muharrem 673/1274 yılında Konya’ da halkla yürüdü, (CERAN ,1995,s .31) 

                    Konya  ve çevresinde birçok vakıf eseri bırakarak adını ebedileştirdi bunlar arasında Ilgın’a bağlı Dibekli (Argıthanı) köyü de bulunmaktadır. (ZEKİ’ den aktaran CERAN,1996,s.25) 

 

2.3)              OSMANLILAR DÖNEMİNDE ARGIT 

           2.3.1) Kanuni Devrinde Akşehir sancağı , Akşehir Kazası, Dibekli (ARGIT) Köyü 

İst. Başbakanlık Arşivi 40 numaralı mufassal defteri sayfa  C.713 deki bilgilere göre :1501yılında Akşehir kazasına bağlı Dibekli köyünün arazisi tımardan bu yılda köyde 29 hane 46 nefer 4 çift 28 yarım çift ,2 bernak , 10 mücerred vardır . Vergiden muaf olan 1 imam , 1 tahsildar bulunmaktadır . Nüfusu 187 dir vergi oranı 1/3,5dir. Köyün buğday ürünü 3717 akçedir vergisi 1062 akçedir  köyün vergisi 490 akçedir .Resm-i çift , bennak mücerredlerden alınan vergi 603 akçedir . Bad’ı heva vergisi 235 akçedir . Gerçek geliri 14335 akçedir. Vergi geliri 5041 akçedir. 

                    Dibekli köyünün sınırındakı Argıt mezrasında bulunan Akça baba zaviyesinde faaliyet gösteren 1 zavi yedar (zaviye sahibi şeyh) ile 5 nefer dervişi bulunmaktadır . Bu zaviye vergiden muaftır . Gerçek geliri 1225 akçedir. 

                    Argıt mezrası dibekli köyü halkı , dışarıdan olanların ziraat yaptığı bir çifliktir .

                    Dibekli köyünün nüfusu 1501 de 187,1521 de 217,1525yılında 218 dir. Köy Argıt baba neslinden şeyh bedreddin şeyh Abdullah’ ın  tımarıdır(CEYLAN’dan aktaran CERAN, 1996, s.28)

  

          2.3.2) III. Sultan Murad dönemi (1583) yılında Akşehir Sancağı Doğanhisar Nahiyesi Argıt Köyü

                     (H.991/1538) yılında Argıt köyü , Akşehir Sancağı Doğanhisar Nahiyesine bağlıdır. Bu dönemde Argıt köyünün bir adı da Dibeklidir.Bu köye bağlı birde Argıt mezrası vardır. Ankara Kuyud-u Kadime Arşivinde 333 numaralı gelir giderleri bildiren Akşehir Mufassal Defteri sayfa 8’a da yazılı bilgilere göre Doğanhisar nahiyesine bağlı olan Argıt diye bilinen Dibekli köyü ile Argıt mezrası III.Sultan Murad Han tarafından Şeyh Abdullah oğlu leyh Veli Babaya orduya asker beslemek üzere tımar arazisi olarak verilmiştir. Bu yılda Dibekli Köyünden alınan gelir 5.000 akçe Argıt mezrasından alınan gelir olmak üzere 6500 akçedir . (ERDOĞDU’dan aktaran CERAN, 1996 , s.29)

 

            2.3.3.)Osmanlı Sultanları Argıt Köprüsünde 

2.3.3.1)  Yavuz Sultan Selim Argıt Köprüsünde  

                    Yavuz S.Selim (922/1516)yılı Mısır’ ı fethe giderken Akşehir üzerinden Argıt, Ilgın yoluyla Konya’ya geçmiştir.   Sultan (922/1516) yılı Cumadel ulasının 26. Cuma günü Argıt konağında Karargah kurmuştur .(FERİDUN BEY’den Aktaran CERAN, 1996, s.30)                 

  2.3.3.2)   Kanuni Sultan Süleyman Irakeyn Seferine Giderken Argıt Köprüsünde  

                    Kanuni S. Süleyman (940/1533)Yılında Irakeyn seferine giderken Akşehir üzerinden Argıt Köprüsünden geçerek Konya’ya Ilgın üzerinden varmıştır . Matrahçı Nasuh Akşehir, Argıthanı  köprüsü ve Konya’ya ait renkli resimleriyle yol güzergahı ve muzil noktalarını göstermiştir.(MATRAHÇI NASUH’dan aktaran  CERAN, 1996, s. 30)                     

  2.3.3.3) II. Sultan Murat  Han Bağdat Seferine giderken Argıt köprüsünde.

               III.S.Murat (1048-1638) yılında Bağdat  seferine İstanbul‘dan l5 Mayıs Cumartesi günü başladı.Bu   sefer, Üsküdar, İznik, Yenişehir, Pazarcık, Bozüyük, İnönü, Eskişehir, Çifteler, Bolvadin, İshaklı, (çay) Akşehir üzerinden Argıt çayırına indi. (CERAN 1996 ,s.31)                                                

  2.3.3.4)   1832 Yılında Kalavalı Mehmet Ali Paşa Argıthanı’nda                                

                  Kalavalı M.Ali Paşa Kütahya’ya giderken Konya’dan Ladik , Kadınhanı, Ilgın, Argıthanı’na uğramıştır. Argıthanı’nın batısında bulanan düzlükte  M. Ali Paşanın ordusu konaklamıştır. Bu yüzden halk arasında bu konaklama yerine “Ali Paşa düzlüğü “  denmiştir. Daha sonra ordu Akşehir,Afyon yoluyla Kütahya’ya ulaşmıştır. (CERAN ,1996 ,s.31)

   2.3.3.5)  Clement Huart ‘a göre Argıthanı

                    Clement Huart 1897 de Paris’te yayınladığı “Konia la ville des derviches touneurs,souvenirsd’un vayage en Aise Minevre’ adlı eserine göre 1891 de İstanbul,Bursa ,Eskişehir, Afyon üzerinden Konya’ya yaptığı 13 mayıs 1891 de Başladığı seyahatine ait gözlemlerini anlatmakta  Anadolu Selçuklu kültür ve medeniyetini tasvir edmektedir. 

                    Büyük Argıthanı köyü, Kavak ağaçları ile çevrili bahçeler ve iki gözlü zarif bir köprünün arasında uzanıyordu köprünün üzerindeki Arapça kitabe okunamayacak kadar silinmişti . Mimar eserini pek özene bezen ortaya koyduğu anlaşılıyordu. Bütün uğraşmalarına rağmen Arapça kitabeyi sökemedik Yazık...  Belki ileride bu işi yaparak mutlu olacaklardır. Argıthanı Kasabasının evleri kerpiçten yapılmış olup toprakla sıvanmıştır. Terasları kalın direkler üzerindedir. Basit yontulmuş ağaç gövdeleri idi her şey hoş bir tabiilik içinde idi. Argıthanı yem yeşil bahçeleri ile geniş avam ortasında bir vaha gibi duruyordu. (UZEL’den akttaran CERAN, 1996 , s . 30 –31)

 

2.4)              XVIII ASIRDA ARGITHANI KAZASI  

              4.1) Eşkıya Saldırısı Sonucu Argıthanı Halkının Dağılışı

                    Osmanlı devletinden önce orta asyadan gelen bir Yesevi dervişi Şeyhi ve Türkmen beyi olan Argıt Baba’da  Argıt Köyünün kurulmasına sebep olmuştur . Daha sonra Şemsüd-Din Altun Aba’nın yaptırdığı handan dolayı bölgenin adı “Argıthanı” olmuştur.(CERAN ,1996,s,.33)

                    Anadolu Selçuklu döneminde kurulan bu kasaba zamanında Osmanlı devleti idaresinde iken nüfus azalması ve dağılma ile karşı karşıya kalmıştır. Bu dağılmaya sebep olan faktörde Osmanlı sosyal yapısında meydana gelen sosyal düzensizliktir . Çoğu zaman savaş dönemlerinde ortaya çıkan bunalımların sebebi büyük bir kesimi vergi sisteminden kaynaklanmaktadır . Harp dönemlerinde ve olağan üstü hallerde halktan idarecilerin türlü bahanelerle aldıkları para ve eşyaları vermeye gücü yetmeyecek kadar zayıf gelirli olan oymaklar bunları ödemekte güçlük çekmiş, kurtuluşu toprağını ve beldesini değiştirmekte bulmuştur. Vergi ödemediği için devlet idarecileri tarafından sıkıştırılıp ayrıca vergi tahsildarından lüzumsuz  ayrı paralarda istenmesi neticesinde bu kişilerin istediğini alamaması bu köy ve kasaba halkının isyancı olarak nitelenmesine sebep olmuştur.Bu faktörler , halkı yerleşik hayattan konar, göçer, bir yapıyı özleyerek statüye geçmesine sebep olmuştur. (ORHONLU’ dan aktaran CERAN , 1996s, 31-32)

                 

   2.4.2) XVIII. Asırda Argıthanı’nda İskan Hareketi ve Argıthanı’nın Yeniden Kuruluşu 

                    Derbenten Köylerin babı-ı ali tarafından çizilen bir hududu vardır . Derbentçiler , belirli hudut içindeki araziyi gözetlemek ve beklemekle görevli idiler.  Bu yüzden diğer Derbendin sınırına müdahale edemezdi. Bu hudut içinde kalan hanlar, köprüler ve yolları beklemek, seyahat edenleri korumak onların sorumlulukları içinde bulunuyordu . Derbentçi köyler , köy sınırı içindeki yerler ile birlikte civardaki özenli geçit ve yollarda nezaret ediyordu. Yani bunlar için yeniden bir sınır çizmek diye bir problem yoktu . Fakat ıssız yerlerde kurulan han ve derbentlerde bunu teferruatı ile birlikte tespit etmek gerekiyordu . Sınır ihtilaflarının doğurduğu toprak anlaşmazlıkları  hükümeti meşgul ederken bu gibi meydana gelecek problemleri önlemek istiyordu. Yeni kurulmuş veya düzen verilmiş müstahkem derbentlerden bazısına  ait hudut name bulunmaktadır. 1721 yılında Konya’ya  tabi Argıthanı Derbendi hudut namesi (11 ekim 1721 /18 Zilkade 1133 ) de Konya valisi Vezir Osman Paşa’ nın huzurunda Ilgın, Doğanhisar ve Akşehir naiplerinin de imzalarının bulunduğu hanlar ve derbentler hususunda mübaşir tayin edilen Dergah-ı Ali kapıcı başılardan Bahri Mehmet Ağa tarafından tespit edilmiş, bu hududun temyizi gösteren belge ile İstanbul’a gönderilmiş ve baş muhasebeye kaydedilmiştir . 

                    Konya’da Argıthanı derbentleri 25 Ocak l721 de verilen muaf namede Ziraat yaptıkları arazinin öşürünü toprak sahibine verdikten sonra , 2-3 yıl  imdad-ı seferiye ve hazariye (Savas ve Savaş dışı vergi) ve tekalif’i  örfiye,şaka ve öşür (örfi ve ağır görevler ve öşür) dür. Rutebi (rutbeler) isteğinden muaf tutulmuşlardır. (CERAN,1996,s.36)

                    Argıthanı derbenti Sultan III. Ahmet’in saltanat devrinde Damat Nevşehirli İbrahim  Paşa tarafından yaptırılmıştır. Şehirler kurmakta,mamureler İnşa etmekte deha derecesinde bir kudret gösteren İbrahim Paşa bir Eşkıya barınağı haline gelen bu geçitlere bir derbent kurmak için derhal imar ve iskan faaliyetlerine girişmiştir.(KONYALI,l945,s.635)

                     Bu arada eşkıya saldırısı , huzur ve emniyet yokluğundan dolayı yerlerini terk eden Konya şehrindeki başı boş halkın belirli bir miktarını iskanı kararlaştırıldı. 1720 de Akşehir ile Ilgın arasında yeniden imar edilen Argıthanı’na bu şekilde 200-300 hane yerleştirilmek istendi. 100 hane Akşehir’deki halktan Ilgın kasabasındanda 30-40 hane başı boş halktan seçildi.(Maliye defteri tasnifi.1720.s.30). Fakat Argıthanı’na gönderilmesi gereken 200 haneden 2l ARALIK 1721 de 60 hane gelmiştir. (Maliye defteri tasnifi nden aktaran  CERAN ,1996,s.39)

                    Argıthanı’na , Harap olan ve halkı dağılmış olan köylerin halkıda getirildi. Turgut kazasına bağlı Gökçeler köyünün halkıda bu şekilde Argıthanı’na yerleştirilmeye devam edildi. Bunlar, Karaman oğulları ve Osmanlı Devletinde her Türlü  vergiden muaf olan Atçeken’lerdi. Kendileri Ordunun ihtiyacı olan atları yetiştirirlerdi.(Maliye Tasnifi Defteri’nden aktaran CERAN, l996 ,s.40)

                    Önceleri Doğanhisar’da haftada bir gün  kurulan ve geniş bir bölgenin faydalandıgı pazar cıvarındaki dağda yaşayan yörüklerin asayişi bozmaları sebebiyle Argıthanı’na nakledilmek zorunda kalınmıştır. Bu pazarın buraya nakledilmesinde diğer bir sebepte büyük derbent tesislerini inşa edildiği Argıthanı’nın daha az bir zaman içerisinde şenlenerek büyük bir kasaba olma sının  hedeflenmesiydi .(Maliye Tasnifi Defterinden aktaran CERAN, l996,s.42.).

                    Yerleştirilen insanların fazla olması tahsis edilen araziyi yetersiz kılmıştır.Böylece sahipsiz ve kimsenin tasarrufunda olmayan topraklar derbent hudutları içine alınarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştır.(Maliye Tasnifi Defteri’nden aktaran CERAN, l996. s.42)

Argıthanı’n da yapılması planlanan inşaat diğerlerine göre daha büyüktü. Burada han, mektep,mahkeme, hamam , su yolları inşa ettirildi.20 Kasım 1720 de yaptırılan keşifle 200 kuruşa mal olacağı anlaşıldı. İnşaatın sonunda hemen hemen büyükçe bir kasaba inşa edildi. (ORHONLU’dan aktaran CERAN.1996.s.42 )

 

                 2.4.3)  Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Vakfiyesinde Argıthanı    

                    Konya ,Ilgın , Argıthanı kasabasında bulunan derbent ve kervansaray mamuresini III. Sultan Ahmet’in Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa yaptırmıştır. Bir Eşkıya kargahı haline gelen bu geçitde bir köy kurmayı tasarlamış derhal faaliyete geçerek burasını imar ettirmiştir. Bu müessese ile çevrenin asayişini sağlamıştır. (KONYALI,l945,s.634.)

                    Bu vakfiyede Damat Nevşehirli İbrahim Paşa : “Cenabı- hakka hamd,Sultan II. Ahmet Han’ın Devlet ve saltanatının uzun sürmesi ve hayra vesile olması için duada bulunduktan sonra vakfiyeden çok kendi adına yaptırılan parlak güneş gibi ışık saçan camiinin Müslümanların namaz kılmaları,medresesinde islam bilim lerinin öğrenilmesi, çocukların eğitilip faydalı halde yetişmesi, l6 ocaklı handa 2 uzun saf ve geniş bir ahirda yolcu, tacir ve gariplerin kalması , yiyip içmesi , mahkemelerde hukuki işlerinin görülmesi vakfettiği çarşıda ticaret ve alışverişin devamı, yaptırdığı çeşmelerden Müslümanların su alması ve yıkanması için hamam gibi dini hayır ve hizmetlerin devamı için Argıt hanına arazi,yaylalar,bağlar,bahçeler ve mezra vakfetmiştir. Bu kurduğu vakıf müessesesinin yaşaması ve devamı için vakıf idarecisi (mütevelli) ile vakfa hizmet eden medrese dersi , cami imamı vaizi,hatibi,müezzini , Kuran-ı Kerim okuyan hafızı,vakıf katibi,mektep muallimi , kalfası camiye bakan kayyum vakıflarda handa hayır şerbet dağıtıcısı için vakfettiği bu emlak ve araziden elde edilecek  gelirlerle günde kaç dirhem, yılda ne kadar kile buğday alacaklarını hesaplayacak vakfiyesini koydurarak bu hizmetlerin devamına vesile olmuştur.                   

                    Argıthanı kasabasına yeniden yaptırdığı  hayır eserlerine vakıflar koymuştur. Bu hayır eserleri ve vakıfları ; 

         Nevi                          Mevkii                                    Hududu

1- Camii Şerif            Argıthanı kasabasında       Güneyi Ömer oğlu Molla

                                     yeni yaptırdığı                     Musa , Batısı  Yol

   2- Medrese                  Camii şerifin bitişiği           Kuzeyi vakfettiği on dükkan

                                                                                    on dükkan batısı mahkeme

 3- Mektep                    Camii şerif cıvarı

 4- Mahkeme dairesi                                                 Güneyi Molla Musa evi ,batısı

                                                                                     Camii ,Kuzeyi han Cebel oğlu

                                                                                     Evi , Güneyi 4 dükkan,Batısı

                                                                                     Akar su ,Kuzeyi boş arsa ,Ba

                                                                                     tısı çarşı,

  6- 10 boş dükkan        Argıthanı kasabası              Güneyi cami, batısı çarşı,batı

                                                                                      sı mahkeme dairesi,Güneyi cad

                                                                                      de , batısı Akarsu , Kuzeyi han

                                                                                      batısı çarşı.

  

                    Hayır Müesseseleri ve Vakıflarının :  

                                   

              NEVİ                              MEVKİİ                        HUDUDU

1-Büyük çeşme                   Argıt kasabasında       Cami ile han arasında

2-Küçük çeşme                   Argıt kasabasında       Cami ile han arasında

3-Sıgır pazarı                         Güney batısı                Cadde ve han batısı  han ağasının  evi

4-Kahvehane                       Güney ve batısı            Cadde ve han, Kuzeyi , Batısı han  ağasının evi

5-Argıt kasabası   arazisi vakıf sahibinin gelirleriyle ova,nehir,çay,dağ,çayır ve yay   lalalrıyla  birlikte bütün gelir ve haklarını vakfettiği arazi.

6-Bütün gelir haklarıyla vakfettiği bahçeler.

7-Bağlar

8-Mezralar (Ekinler)

 

ARGITHANI TEKKESİNİN TARİHÇESİ
Argıt Baba, Büyük İslam düşünürü Ahmet Yesevi’nin Türkistan ve çevresinde üstlendiği İslamlaşma, Türkleşme faaliyeti ve fonksiyonunu Konya Ilgın Argıthanı çevresinde, üstlenen bir tasavvuf şeyhi ve lideridir.
Bölgeye adını veren, bugün kalıntıları bulunan tekkesinde Ahmet Yesevi’nin tasavvufi düşüncelerini öğrencilerine ve kendisine tabi olan cemaate anlatan karizmatik şahsiyete sahip bir liderdir. Bu Türk Dervişi, bölgenin emniyeti, düşman saldırılarından korunması, çevrenin imarı, güzelleştirilmesi, tarım ve hayvancılığı geliştirmek için çalışmalar yapmış ve yörede yaşayan insanların ve cemaatinin üretime katkıda katkıda bulunarak  kendi ellerinin emeğini yemeleri, devlet ekonomisine katkıda bulunmak için faaliyet göstermiştir. Argıt Baba Tekkesi ve zaviyesi çevrede eğitim ve uygulama olmuştur. Bir yandan dini ve tasavvufî diğer yandan  beşeri münasebetler yönünden de Argıt Baba ve çevresi yörede yaşayan insanlara örnek olmuştur. Bunun sonucu olarak bölgenin İslâmlaşması, Türkleşmesi sürecine önemli derecede katkıda bulunmuştur.
1583 yılında Dibekli (Argıt) ve çevresi, Şeyh Abdullah oğlu Şeyh Veli Babaya bu İslami ve dini hizmetlerin devamı için tımar olarak verilmiştir. Argıt Baba tekke ve zaviyesi Argıthanı Doğanhisar yolunun üç buçuk kilometresinde bulunmaktadır. Burada şeyh Hacı Veliyüd-Din Efendinin aş hanesi vardı. Devamlı kazan kaynar gelen geçene yemek verirlerdi. Bu Tekke  mezarlığında Pir Abdullah Efendinin de mezarı vardır. Bu gün ortalıkta yoktur Bu Tekke içinde bulunan mezarlık kesinlikle Müslüman mezarlığıdır. Ayrıca Hattat Hasan Babaya ait mezarlıkta gençlik mezarına kaldırılmıştır. Argıthanın da 1310/1890 yılında ölüp Türkmen Mezarlığına gömülen Halepli Medrese müderrisi Şeyh Hacı Veliyüddin Efendi Argıt Baba zaviyesinin son Şeyhi ve zaviyedarıdır. Bu zaviyenin 125 dönüm vakıf arazisi bulunuyordu. Bu nesil, oğlu müderris Abdüsselam Efendi, Salih Efendi, Hoca Hasan Bilgin ve Veli AYHAN ile son bulmuştur.
Sahipsiz kalan Argıthanı Tekkesi zamanla tahribata uğramış içindeki camii ve aş evi yıkılmıştır. 1948 yılında Dönemin Belediye Başkanı Ahmet ÖZ ve halkın desteği ile bugünkü cami yapılmıştır. Fakat gine sahipsiz kalan tekke binası yine tahribata uğramış çevre duvarları yıkılmış çatısı yanmış, bilinçsiz insanlar tarafından ağıl olarak kullanılmıştır. Dönemin Argıthanı Belediye Başkanı Tekin KAVLAK binayı restore ederek bahçe duvarlarını çevirmiştir. Sonraki yıllarda  dönemin belediye başkanlarından Mustafa Şinasi ARAS zamanında bahçenin ağaçlandırılma çalışmaları yapılmıştır. Daha sonra Dönemin belediye başkanı Recep ALAŞAHİN zamanında çevre düzenlemesi ve binanın dış sıvası ve boyası yapılarak ibadete açılmıştır. Son olarak Belediye Başkanı Sait KARAHAN tarafından iç sıva, boya ve badanasının yapılarak bugünkü duruma getirilmiştir. 
 
 


EMEĞİ GEÇENLERİN ELLERİNE SAĞLIK

 
  B U G Ü N ... 15 ziyaretçi (56 klik) . A R G I T H A N L I ... B U R A D A Y D I.......ayhanşen............  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol